Blog Listem

Bu Blogda Ara

Sayfalar

16 Kasım 2007 Cuma

50 mg.

50 mg. size birşey çağrıştırıyor mu? Benim için geçen haftaya kadar hiç bi anlamı olmamıştı. Son zamanlarda kendimi boru gibi hissetmeme neden olduğu için o kadar minnettarım ki. 50 mg. dozu olan ilaçlarımın, beynimdeki tırtılı öldürmesi, herşeye sadece sakin bi kafayla bakmam hepsi bunun sayesinde oldu, çok şey borçluyum o tablete. Beynimin endorfin ve serotonin hormonlarını salgılamasına o kadar ihtiyacım vardı ki. Hergün bardaklarca kahveyle bedenime kafein işkencesi yaparken, rahatlamayı her sabah ana maddesi sertralin olan küçücük bi habın usulca gerçekleştirmesi... Üç hafta sonra saat 00.00'da 28 kapsülüm bitecek ve ben yine yararsız ve tutarsız, bi halta yaramayan düşüncelerimle yol alacak mıyım diye kendi kendime düşünürken; eksi olanı anladım. Herşey yolunda. Kafam güzeldi ama birşey eksikti. Aşık olmak istiyorum. Gözlerimin yeniden parlamasına ihtiyacım var benim, sertraline değil; adrenaline ihtiyacım var. Obsesif kompulsif ya da depresyon ilaçları bikaç hafta sonrasında nereye kadar çantamda ve hayatımda yer edecek ki, ne zamana kadar onlara minnet duyacam. Midemi küçük haplarla değil, kalbimi büyük heyecanla doldurmak istiyorum. Zihnimi mükafatlandırmak istiyorum ben.
Tuvaletlerde ağlamaya, sabah akşam çikolata yemeye, tavanı izlemeye, eline makası geçirip saçlarını kesmeye, telefonlara cevap vermemeye, bira şişeleri koleksiyonuna, hiç gereği olmasa gerek depresyonda birinin; nasıl aşk deli ediyorsa, bizi iyileştirebilecek güç bunda. Panzehir şu aşk denen şey.
Bana yeniden aşkın varlığını, ruhumun küflenmekte olduğunu hatırlattığı için o kadar minnettarım ki şu 50 mg. a...

Hiç yorum yok: