Blog Listem

Bu Blogda Ara

Sayfalar

28 Haziran 2008 Cumartesi

Korkudaşlık

Sizin eseriniz potansiyel korkular.
Yürek kabartısında iştah açıcı.
Doyurunca yalpalanmış kül rengini,
Uyumsuzluk sarıyor gökkuşağını.
İlahi irade kanunu diyebilirim;
mahşer sahiplenince yitik belleği.
Korkudan dudaklarım kuruduğunda,
İstemeyi hazmedeceğim köpüren denizi.
Benim ki sadece bir karaltı olsa gerek;
Köhne bir tuzağa davet eden,
Gurur had safhada fısıltılarda oysa.
Dedim ya sizin eseriniz.
Kanat takmadınız ki çırpınabileceğim.

Daha

Mevsimler dörde katlanır.
Yüzlerce gün tüketilir.
Yaş dayanır kapıya.
Birinci ömür tüketilirken;
Ki ikinci ömür hayal edilir.
Beyin paslanır.
Kalp küflenir.
Beden çürür.
Bedeni çivilerken şehrin arterlerine
Yollar yalanlanır.
Tüm yükü boşaltırken;
Rüzgarı alırsın sırtına.
Yaz ve kış kovalanır.
Yorulur.

An

Başarmaksızın ve ansızın
İnsan sözü ve gözünden uzak.
Zorsa;
Yerleştir gözüne paçavraları.
Saymaya başla giden zamanı.
Bulunca mor bir kuyuya,
zor bir kıyıya bırak bedeni,
asil denilen hücrelerle...
Koy karşına aynayı,
Şikayet et kendine kendini,
Unutma,
asilliği bırakarak konuşmayı...

Beklemek

Ellerini öperek müjdelerken
Gözlerine tükürerek yıkamak.
Gözyaşlarıyla arındırmak sonra.
Parlak hiç olmadığı kadar.
İrili ufaklı serzenişte,
tamı tamına milyar senelik.
Zarlarsa buğulu;
Tek hamlede oturtmak zamanı.
Şans ve dua ortasında.
Nasıl demeli
Beklemeli.
Hep beklemeli...
Yazısız bir kanuna boyun eğmeli.
Kanunları çiğnemeli.
Beklemeyi terketmeli,
ama hep engebeli.

Yok

Dün olmuş, yarın olacakmış.
Haberim yok;
Son gün gelmiyor ki hiç.
Birmiş, iki olacakmış.
Sayasım yok;
Hesap tutmuyor ki hiç.
Baharmış, yaz olacakmış.
Geleceği yok;
Belli etmiyor ki hiç.
Unutulmuş, hatırlanacakmış.
Elde yok;
Ezberim olmadı ki hiç.
Söz olmuş, yemin olacakmış;
Güven olmadı ki hiç.

Kan Gidişi

Gitmek;
Geçici bir süre kalmaksa
Kalmak;
Gitmeye hazır olmaktır.
Beni bırakma.

Bir tükürük tüm düşleri yıkar.
Bir gülüş tüm kanı kirletir
Ya kirli kan akar,
Ya da kan kirli.
Ve sen gidersen...
Dönmemek için gitme.

Bırak Dağınık Kalsın

Bırak dağınık kalsın.
Herşey öylece,
Eşyalar ve saçlar
Üşengeçliklerimiz, yaşanmışlarımız...
Bırak dağınık yaşasın ruhlar.
Yalan yanlış dursun.
Yorulmaya gerek yok,
Darmadağın olmuşsa aynalar
Kurumamışsa yaralar.
Düzenbazlık öz!
Bırak dağınık kalsın.
Herşey öylece...

Güç

Ellerini gömerken kuma
Su mu sandın?
Düşmeye ramak kala.
Zehirliyor gövdeyi su.
Tek tek dökülüyor ağızdan kumlar.
Düşeceksin üzerime,
"Özgürlük bu" diyeceksin;
beni tutsak ederken.
Yol vermeye ne hacet.
Koca bir düzlükte ya da zirvede bile
Her on adımda düşeceksin.
Rüzgarı saçlarında,
aşkı topuklarında hissedeceksin;
yağışlı gün sayısı kadar...
Ayağa kalktığında;
gözyaşlarının kumdaki izi
yok ettiğini göreceksin.

Hayat Güzelmiş

Hayat güzelmiş;
Dünyaya düşünce insan;
açtığında gözlerini.
Gülümseyebilmişken.

Hayat güzelmiş;
Uykuya düşünce beden;
Kapayınca gözlerini
Rüya görebilmişken.

Hayat değerliymiş;
Düşlerle gerçekler kenetlendiğinde
Bağırarak şarkılar yarattığında
Hayat gerçekten güzeldir,
"Güneş benim olsun" denildiğinde
Güneşi kendinde hissettiğinde...

Mesafeli Çatışma

Ağır bir dilde,
Yeni bir isim arıyorum sana.
İki harf biraraya gelmemeli
Gelse ne olur?
Çelişki...
Sürreal bir gerçeklikte,
Yeni bir sen arıyorum sana.
İki sen birarada olmamalı
Olsa ne olur?
Belirti...

Adını söyleyememek; harfler mesafali.
Seni görememek; kimlikler çatışmalı.

22 Haziran 2008 Pazar

Aynasız

Uzakta çok uzakta
İnsan eli değmemiş
Yabanıl ve bakir
düşler ülkesi...
Hafif rüzgar esintisinde,
Tan kızıllığına doymak hergün
Ve gün saymak kendince
Yakın olmak sabahlara,
Tutsak olmak gecelere...
Dilsiz, dinsiz, ırksız ve kavimsiz
Tek yaratıcı sen
Kendine en büyük kötülüğü eden
Yine sen...

Elimizdeki

Masanın üstündeki şarap şişesi
Devrilmiş usulca bir köşede
Ayın karanlığını içine alan şişe
Huzurunu bana verir.

Avutuş ve avunuluş
Gölgeyi kaplayan şey
İhtiyar bir ağaç gibi
Çetin ve derin.

Mutsuzluk yok ki;
Gölgen devrildiğinde.

Artıklık

Bir eksilirse, iki artar mı?
Ya hep eksilirse?
Tek bir hayat, tek bir beden
Uyuşturmak organları...
El kol gitmeden,
eli kolu bağlı olmak ve durmak.
Dilsiz, gözsüz ve bir de ussuz.
Gitgide azalıyor.
Ya hepten ya da şimdiden biterse?
Sayabileceğin parmak kalmazsa;
Yok ederken hücrelerini
Son adımında öne geç;
Hayat denen koşuda.
Yum gözlerini koca dev,
Görmek bir işe yaramadığında...

Tanrı'nın Salyaları

Ağaran gün ışığı
Bulanır tek bir gecede
Tatlı bir edede
Sular güne gömülür;
Günler yağmura.
Bir avuç, on parmak,
Kapat kulağını.
Dök içindeki tezatlığı; boşalt.
Yarış yağmur suyuyla.
Evet, bu su hiç durmaz.
25. saatte çekilir,
Tanrı'nın salyaları.