Blog Listem

Bu Blogda Ara

Sayfalar

20 Mart 2010 Cumartesi

Zorba'yla Diyaloglar

Eğlenmesini biliyorsun,
acı çekmesini de dedi;
Eğlenirken acı çekmesini,
acı çekerken eğlenmesini biliyorum dedim.
Mutlu musun dedi;
Mutsuzum diyemeyecek kadar dedim.
Mutsuz musun dedi;
Mutluyum diyemeyecek kadar dedim.
Neden çok konuşuyorsun dedi;
Düşünmemek için dedim.
Neden çok susuyorsun dedi;
Düşünmek için dedim.

Düşünmek acı verir dedim;
İyiler zarar görmesin dedi.
Kötü olmayacak kadar iyiymişim.
Becerebiliyormuşum.
Yüzünde yaşam izleri yok dedi.
Sustum.
Susmayı becerebiliyormuşum.
Benim için gülümser misin dedi;
Şarap yerde,
yaşlarsa gözümde yuvarlanıyordu.

Gövde

Düşünce ekince beyne,
ya da beyin tamamlayınca düşünceyi.
Susar dil sessiz savunuşlarıyla.
Her suskunluk, her hissediş.
Eksikliğidir mutlak doğruluğun.
Ahlaki emir karşısında
aciz olan tutumu.
Yavaşça konuşun karşımda
Sakince öylece.
Her suskunluk
ve her hissedişte yorulmak.
İşte o zaman doğaya yönelir yüzüm.
Sadece gövdedir sizi dinleyen.
Sadece nefes almadan ibaret bir gövde,
Sadece hücreden....

Melez

'Bir şey için yaşıyorum' dedim;
Öyleyse bir şeyler söyle dedi.
Çok şey var söylenecek;
ne ele ne de göğe sığar.
Evet, yaşıyorum dedim.
Bir fahişe için, bir çingene için.
Bir çocuk için, bir ihtiyar için.
Dünya melezmiş,
yükleyince dünyaya herşeyi.
Ve bir zaman sonra öğrendim ki;
kimse için yaşamamak gerektiğini.
'Bir şeyler için yaşatılıyorum' dedim.
Bir düş ve bir de düşünce için.

Yanılgı

Aramak ve hep kaybetmek.
Varoluşu kanıtlamak için.
Neden bu öfke, bu kuruntu.
Çiçek toprağı kaybetmedikçe...
Ve ben
Her nefeste üzerine basmadıkça,
bir anlam yüklemeyecem.
Ve sen
her tükenişte bana da anlam yükleme,
hiçbir sıfatı da...
Yalnızca bir kelime öyleyse;
Kaybolmuş!

2 Mart 2010 Salı

Gitmeyip de Bırakılmayan Uykusuzluk

Yaşamın en karanlık köşesinde;
Şair gider, şiir gitmez.

Gençliğin en çekilmezliğinde;
Şair bırakır, şiir bırakmaz.

Ölümün uç noktasında;
Şair uyur, şiir uyumaz.

Anlam Kargaşası

Dünya ne zaman ayaklar altındadır,
diye sordum kendi kendime.
Düşünürken mi, konuşurken mi, uyurken mi?
Düşünceler yürümeye başlarken mi?
'Beklerken' dedim kendi kendime.
Katbekat artan zamana karşı duruş.
Yeryüzü yutunca zamanı.
Ne ağırlık kalır ne de sancı.
Kuşun gagasındaki bir mektubu,
nehrin ortasındaki bir şişeyi.
Hayır hayır, insan bunu beklemez.
Zamanını bekleyendir insan.
Düşünme zamanını, karar zamanını,
aslında umut zamanını.
Dünya and içince koşulsuzluğuna.
Anita suskundur anlam kargaşasında.
Beklerken...
Umut ederken...