Blog Listem

Bu Blogda Ara

Sayfalar

1 Şubat 2008 Cuma

Vakur

Kanıtın yokluğu, varlığın kanıtıyla
Dipsiz bir sen yapmak.
Tunçtan bir heykelde,
Bıçak darbeleriyle...
Bir çöl esintisinde bocalayıp,
Bir koşu yakın olmak sana.
Kırılma noktasındaki ecele inat.
Vurdumduymaz tenhalıkta,
Görüyorum avutuculuğu.
Alaycı tavrındadır belki aşk,
Belki de başkaldırında.
Kim bilir;
Kuralsızlığı kural yapışındadır tutku.
Vakur bağrındadır belki gizem,
Belki mahcubiyetinde.
Suni zevklerin, yapay hürriyetinde
Yokmuşçasına ayağında pranga,
Ellerinde kelepçe.
Saç tohumlarını tarlalara.
Umut sıçrarken göklerde,
Alnını dayandır gökyüzüne.
Baksana, yıldızlar kabarcık oluşturuyor.
Oysa ellerinde ürkeklik,
Soğuyan ateşinde ürperti.
Sarp bir yokuşta;
Bir mayın tarlasında özlem,
Ya da ebedi gaflet uykusunda.
Ciddiyetsiz ve cinsiyetsiz...

Körpe

Körpe bir düşün kollarında
Kuruyan bir nefesin sıcaklığı.
Gelip geçici bir hengamede
Bağdaş kurmuşçasına.

Özürlü bir rüyanın ortasında
Soluyan bir arzunun canlılığı.
Sürüp giden bir ateş hattında
El değmemişçesine.

Tutsak edilen gayenin edası
İnsan öldüğünde keskinleşir.
Ölümün azı dişleri
İnsan doğduğunda belirginleşir.

Olduğun Yerde, Olduğu Gibi

Duvarlara bağırınca
Belki geçer öfkem
İşte yaşam orda,
İki dünya ötede
Nefes alan betonlar arasında.

Sulara taş atınca
Belki diner sancım
İşte ölçü orda,
Bin ülke ötede
Esneyen nehrin yatağında.

Bastıkça yerin üstüne
Belki katlanır bana benliğim
İşte haz orda,
Bir yeraltı ötede
Sönen lavlar arasında.

Hiç birşey yok, varmış gibi;
Senin olduğun yerde...

Gizdeki yaşantının arsızlığı

Ozanın kopuzundaki ezgide
Şövalyenin şapkasının tüyünde öz;
Senin bıçak yaptığın penada
Kurukafanın boşluğundaki giz.

Dirençsiz bir duygulanımda
Kalakalmış bir resimde rastlantı;
Senin sımsıkı tuttuğun elde
Kırık büyüteç altındaki yaşantı.

Sersem bir karanlıkta
Apaçık ışıyan meşalede aydınlık;
Senin ucuz şarabında
Tadımlık nefsanideki arsızlık.