Blog Listem

Bu Blogda Ara

Sayfalar

23 Ekim 2010 Cumartesi

İlk İnanış

İlk kez inanmak istedim Tanrı’ya
Ve ilk kez onunla konusmak
Birseyler hissetmek, hissedebilmek için.
Kendi çıkmazlarında kalınca insan;
Kendine inanmak istemez oysa.
‘Ben bir başkasıysa…’ eğer…
Ki zaten insan kendini hissedebilir mi?
Kendine inanmak geriye dönüşse
Zaman hızını alamamışken
İlk kez yırtmak istedim derimi
İlk kez kendimde başka birseyler aramak.
Birseyler hissedebilmek için yalnızca.
Fosil yıgınına dönüşünce insan,
Kütle yıgınına bürününce beden
Ki önemini yitirdiğinde yaşamın kaynağı
Düşler birbirini deldiğinde
Ve her boşluk yorulmuşsa birikmekten
Ne Tanrı ne de deri görmez işlevini…

Nedir İyi

Bize hep iyi insan olmayı öğrettiler
Neden olmamız gerektiğini değil!
Barış icin şarkılar yazılır;
Aşk için de.
Dostluk için sadakat yeminleri edilir;
Kutsal olan her şey için de.
İyi; iyiyi desteklerken
Öğrendim ve öğretildim ki.
İyi insan olmamak gerektiğini.
Duyarsızlık acı verip
Hassasiyet can yakarken
Ve tüm caba
İyi insan olmakken
‘Kim kimi destekliyor’ diye sorulur bazen.
Gözlerimi kapadığımda
Zamanı ezmek,
Sessizliği çiğnemek istiyorum.
Tüm ormanları yakmak
Tüm dinleri yok etmek
Ve düşünceleri çarpıştırmak…
Masalları yalanlara ikna etmek.

21 Ekim 2010 Perşembe

Tarifi Yok

Tarifi yok!
Hiçbir hissin tarifi yok.
Kırmızı şarapta dünyayı görmenin bile.
Ya da göz yanılgılarının tuzağı bu.
Huzuru ararken ve tam adımların azalmışken
Hayır bunun da tarifi olmamalı.
Kalbinin neden acıdığının anlamını bulamama gibi.
Acının anlamı da yok!
Bogaza gömüleninse hiç.
Geceden kaçışın ve hep…
Evet hep geri dönüşün dahi.
Oysa gerçek dünya burası.
Korunaksız zamanlı ve tek renkli.
Kaçkının doludizgin hikayesi gibi;
Kuzgunun gözlerindeki hüzün belki de.
Adı konulamayan bir şey olsa gerek.
Aidiyet ve olmama arasında.
Dışta anlaşılmayan, içe sığmayan nedenlerle
Gözün görmek istemediği kayboluş!
Öyle uzun ve zor ki kelimeleri tüketmek.
İki notanın anlatmaya yetmeyeceği bir endişe,
Suskunluğun sonuçsuz kaldığı serüven bu.
Kime sorulabilir ki bu çaba yolculuğu?
Yanıt da yok kim bilir!
Çökmüşken üzerine cevapların.
Kimbilir gece, kimbilir sigara, kimbilir ayna
Suskunlaştırabilir içinde tükenen şeytanları.
Dizginlenmeyen şeytanın da tarifi yok ki…