Blog Listem

Bu Blogda Ara

Sayfalar

23 Eylül 2007 Pazar

sana bir sır verim mi?

Sana bir sır verim mi?
Gördüklerinin hepsi sahte, duyduklarının hepsi palavra, bildiklerinin hepsi yalan, inandıklarının hepsi birer oyun...
Gerçekleri görmek, duymak, bilmek ve bildikten sonra inanmak mı istiyorsun; neyin sahte, neyin palavra, neyin yanlış ve nelerin oyun olduğunu görmek, duymak, bilmek ve bunlara inanmamak mı istiyorsun? Peki neyi istediğini biliyor musun o halde?
O zaman aç gözlerini ve kulaklarını, dünyanın sana yalanlar söylediğini gör, duy, bil ve buna inandır kendini. Gözlerine ve kulaklarına bağladığın şeyi çıkar; bildiğine inandığın herşeyi yok et; şimdiye kadar inandığın tüm şeyleri at çöpe. Dünya seninle oyun oynuyor; farkına var bunun. Hem baksana dik duruyor mu, peki hiç yerinde duruyor mu? Dönerken seni; olduğun yerde, olduğun gibi bırakıyor mu? Dünya seni de, kendini de kandırıyor dostum.
Ve sen olduğun yerde, olduğun gibiyken; ben sana bir sır verdim, dünya dolandırmış seni bi kere. Nedenini de söyleyim mi? Arayış içinde o da; ne istediğini bilmiyor ve hiçbir şeyden tatmin olmamış bulunmakta, hatta büyümemiş daha dünya.
Senin gözlerine, kulaklarına çözümsüz düğümler attı. Bildiğin ve inandığın şeyleri, başka şeylerin karşılığıyla değiştirdi ki inandıklarının da yolunu şaşırttı. Görmek istediklerini duymak istediklerine söylerken; bilmek istediklerini, inanmak istemediklerine söyledi ki; söylemek istediklerini, söylemek istemedikleriyle çoktan söyledi bile...

Hiç yorum yok: